Hepimiz bloglarımızın daha çok okunmasını ve google'da üst sıralarda çıkmasını isteriz değil mi? Bu kimin hoşuna gitmez. Tabii yazım amaan ben keyfimden yazıyorum bana ne diyenler için değil, bunu baştan belirteyim. Bu konuda akıl yoran, nasıl daha iyi olabilirim diye düşünen ve çaba gösterenler için. Ben ne webmaster, ne de SEO uzmanıyım. Ama çok okuyor, araştırıyor ve mümkün olduğu kadar uyguluyorum. Tabii artık 50 yaşından sonra her bilgi akılda kalmıyor. Ama blog yazmaya başladığımdan beri sayısız şey öğrendim ve bu da beni mutlu ediyor. Konuya dönecek olursak...
Backlink almanın bir site için çok önemli olduğunu ve kaliteli backlinkin blogları google gözünde yükseltebileceğini biliyoruz. Ancak çok mükemmel bir yazı yazsak da google aramalarda özellikle gazete sayfaları çıkıyor karşımıza ilk sıralarda. Tabii onların backlink alabilmek ve seo çalışmaları yaptırabilmek için biz hobi bloglarından daha büyük bir bütçeye sahip olduğunu düşünürsek bu duruma fazla şaşırmamak gerekir. Ama sinir bozucu olduğunu da söylemeliyim. Çünkü ilk sıraya çıkan bazı yazıları açıp okuduğumda, hiç bir yazı değeri olmadığını görüyorum.
Ancak bu durumla mücadele etmek Goliath ile David'in savaşı gibidir. Başka sitelere fazlaca odaklanmak da ölümcül bir hata olabilir.
Herkes yaptığı işte en iyi olmak ister.
Ancak en iyi olmak özneldir.
SEO'da en iyi olmak her zaman en rekabetçi anahtar kelime öbeği için bir numara olmak anlamına gelmez.
Daha önce de söylediğim gibi, rakibinize çok fazla konsantre olmak ve kendinizi geliştirmemek size faydadan çok zarar verir.
Rekabetin sırrı kudretle değil, akıllılarla savaşmaktır.
Tıpkı imparatorluklara uyum sağlayan gerilla savaşçıları gibi, akıllı SEO da başarılı olabilir ve bir gün en büyük rakiplerle bile eşit bir zeminde savaşmak için kaynaklarını oluşturabilir.
Zayıf Yönlerinizi Tanıyın
Üstün bir düşmana karşı rekabet ederken, ilk adım evinizin düzenli olduğundan emin olmaktır. Burada evden kastettiğim bloglarımız tabii :)
Kendi temel ihtiyaçlarınızı karşılamazsanız, başarılı rakibinizin yaptığı şeyi ne kadar kopyalarsanız kopyalayın, başarısız olursunuz.
Bu, sitenizin kodlamasından yazılarına kadar teknik SEO'nun en son en iyi uygulamalarına uygun olmasını sağlamak anlamına gelir.
Bu, içeriğinizin hedef kitlenize hitap ettiğinden emin olmak anlamına gelir, aynı zamanda bir sorgu yapıldığında görünmesini istediğiniz anahtar kelime öbeklerini kullanırken arama motorlarına uzmanlık, yetki ve güven gösterir.
Bu, sitenize bağlanacak sitelerden bağlantılarınızın olduğundan ve bu bağlantıların kendi başlarına taslak olmadığından emin olmak anlamına gelir.
Analizlerinizin doğru şekilde kurulduğundan emin olarak kendi verilerinizi izlemek anlamına gelir.
Bunları yaptıktan sonra, o zaman ve ancak o zaman rakibinize bakmalısınız.
Ve gözlerinizi o Goliath'a çevirdiğinizde, başarılı olmak için ne yaptıklarına bakmayın, neyi doğru yapmadıklarına bakın.
O rakibin zayıf yönlerine odaklanarak başlayın ama saldırmayın.
Rakibinizin başarısız olduğu yerde başarılı olmak için çabalarınızı yoğunlaştırın.
Örneğin, rakibiniz belirli bir ürün hakkında yeterli bilgi sağlamıyorsa, ürün açıklamanızın tüketicilerin istediği yanıtlarla dolu olduğundan emin olun.
Rakibiniz bir konudaki ana anahtar kelimeye hakimse, başarılı olabileceğiniz daha az "kuyruk" terimleri arayın.
Goliath'ın başarısız olduğu yerde başarılı olmak için fırsatları araştırın.
Goliath ne kadar iyi olursa olsun, her şeyi doğru yapmıyordur.
Burda rakip, rekabet kelimeleri sizi yanıltmasın. İnsanlar hep bu konuya bir karşılıklı savaş var da benden daha başarılı olanı yok etmeliyim, zarar vermeliyim davranışını rekabet zannediyor. Oysa ahlaklı olan rekabet, başarıyı alkışlarken kendinizi de daha fazla geliştirip eksiklerinizi tamamlamak. Yani çalarak değil, kendinizi geliştirerek öne geçmek.
Elbette, hem kısa hem de uzun vadede kuralları çiğnemekten fayda sağlayan pek çok site var.
Ancak gerçekte, Google onların düşündüğü kadar aptal değil.
Sıklıkla, bir sitenin neden sıralandığını araştırdığımızda, bunun, ihlal ettikleri kurallar yüzünden olmadığını anlarız.
Çoğu zaman, doğru yaptıkları şeyler nedeniyle rakiplerinin üzerinde yer alırlar.
Google, manuel cezaları eskisi kadar sık vermiyor gibi görünüyor.
Ancak, manuel cezaları garanti altına almak için kullanılan taktiklerin çoğu artık Google tarafından görmezden geliniyor.
Örneğin bir sürü spam link almak veya bir sürü backlink satın almak Google tarafından hoş karşılanmıyor. İlla organik olacaksın diyor. Organik ve özgün olunca küçük çaplı da olsa blogları ödüllendiriyor.
Satın alınan bağlantıların rakibinizin sizi yenmesine neden olan şey olduğunu varsaymadan önce, sizden daha iyi yapıyor olabilecekleri diğer şeylere bir göz atmanızı öneririm.
Ve elbette, zamanınızın çoğunu kendi sitenizi geliştirmek için çalışarak geçirin. Backlink almış olalım ya da olmayalım, kaliteli, okura bir şeyler veren siteler devamlılığını sürdürebiliyor. Sonuçta sanal ortamda yazan her insanın da istediği okurlar tarafından bulunmak değil mi? Bunun para kazanmakla da ilgisi yok, ama her yazan kişinin hedefi okunmaktır diye düşünüyorum. Yoksa her zaman söylediğim gibi okunmasa da olur diye düşünen kişiler günlük de tutabilir:)
Kendi işinize odaklanmanın faydaları, rakiplerinizin ne yaptığını anlamaya çalışırken harcadığınız zamandan çok daha ağır basar. Ve unutmayın ki herkesin kendine özgü bir imzası vardır. Başkasının imzasını kullanarak bir belge imzalayamayacağınız gibi, blog yazarlığında da bir iz bırakamazsınız. Blogunuza giren devamlı okurlar sizin imzanızı yazılarınızda bulmalı. Kalın sağlıcakla...
Bu konular da ilginizi çekebilir:
Blog Yazarı Olarak Dengeyi Bulmak-Yeni Bloglara Tavsiyeler
Yeni Blogger Kontrol Panelinde Fav Icon Değiştirme
Yeni Blogger Kontrol Paneli Kullanımı ve Yaşanan Sorunlar