Blog yaşamıma ilk başladığımda ve hatta daha öncesinde iş hayatımı olumsuz etkileyen bir konudan bahsetmek istiyorum bugün. Hem biraz iç dökmek, hem de başkalarına da örnek olur belki diye.
İş yaşamım boyunca hep çalışkan bir insan oldum. İşim ne gerektirdiyse onu yaptım, iş zamanımı kötüye kullanmadım ve suistimal etmedim. Ancak takıldığım ve beni çalışırken olumsuz etkileyen bir şey vardı: Elalem denen canavar. O ne der bu ne der, nasıl karşılanır diye düşüne düşüne ve kıskanç insanların saldırılarına üzüle üzüle yıllarım geçti.
Bu insanın önünde set gibi duran ve özellikle de bir şeyler üretmeniz, yaratıcı olmanız gereken mesleklerde sizi baltalayan bir durum. Maalesef hayatın her alanında da böyle insanlar var ve hep de olacak. Blog yazmaya başladım. Dedim ki artık kendi kendinin patronusun, kimseye hesap vermeden çalışabilirsin keyfince. Aklımda sadece yazmak, cebimdekileri ve bohçamdakileri bloga aktarmak ve paylaşmak vardı. Ama zamanla baktım ki benim işime karışma hakkı olmayan insanlar kendilerince bir düşmanlık gütmeye ve her yaptığımı orada burada eleştirmeye kalktılar. Veya destek istediğiniz bir konu olunca onun etrafından dolanıp görmemezliğe gelenler mi istersiniz, yorum yazıyorum dümeniyle laf sokmalar mı, anonim mesajlar yazmak mı ne ararsanız vardı. Bir süre üzüldüm ve anlam veremedim. Baktım ki bu saçma insanlara takılmak benim yaratıcılığımı, çalışma şevkimi etkiliyor; sadece işimle gücümle meşgul olmaya ve kimsenin ne dediğini ne düşündüğünü umursamadan yoluma devam etmeye karar verdim. O gün bu gündür çok rahatım.
Bir sürü sevdiğim ve bana zarar vermeyeceğine inandığım dost, arkadaş var olmayanlara ayıracak ne zamanım ne de enerjim var. Şimdi diyorum ki ben işimle gücümle buradayım, konuşan çenesini yorsun dursun. Çok konuşan boş konuşur. Başkasıyla çok meşgul olan insan kendi bir şeyler üretmeye zaman ayırmayan, veya zaten üretemeyendir. Bu yazıyı yazmamın nedeni blog yazmaya, müzik yapmaya veya herhangi bir işe girişen dostlara da benim gibi yapmalarını önermek. İşinize, çalışmanıza bakın, neyi nasıl üretmek istiyorsanız üretin yeter ki üretin başkasının işiyle meşgul olmayın. Başkasının da sizi engellemesine izin vermeyin. Hatta dost geçinen bu tarz insanlar varsa çevrenizde uzaklaşın. Kalın sağlıcakla:)
Bu konular da ilginizi çekebilir:
ETİKETLER:
bak şu çalışana
bak şu konuşana
bohçadan taşanlar
iş dünyası
motivasyon
yaratıcılığınız baltalanmasın
çok doğru kararlar almışsınız ...Gençlere yeni iş hayatına atılanlara harika değerli tavsiyeler bunlar...sevgilerimle...
YanıtlaSilGenç kuşak bize göre daha özgüvenli tabii yetiştirilme tarzlarının da bunda rolü büyük. Z kuşağı daha şanslı gibi:)
SilHarika kararlar..... Bence bizim nesil biraz "elalem ne der" e takıktı, çünkü biraz da öyle büyüdük, yetiştirildiği ya da etrafımızdan duyduk....
YanıtlaSilÇok uzun zaman bende takıktım bu duruma.... Sonra da yaşadığım bir acı sonrası dedim ki.... Ben varım ve ben onemliyim.....gerisi boş.....
Hayat şimdi daha güzel.... :))
Selamlar, sevgiler 🌺🎈
Maalesef ki doğru. Bizim başımıza vurula vurula özgüvenimiz baltalandı (mecazi anlamda vurmak lafını kullandım:)) O ayıp, bu olmaz, o ne der, bu ne der giyimimizden konuşmamıza ve nihayet de mesleki davranışlarımıza kadar etkilendik. Tabii ailelerimizi suçlamak da istemiyorum daha başkasını bilmiyorlardı. Biz herşeyi kendimiz deneyimleyerek öğrendik başımıza kötü şeyler gelmediyse bu sadece şansımızdandır. Z kuşağı çocuklarımızı da özgüvenli ve dünyaya açık yetiştirdik. Şimdi bazen sinirimizi bozsalar da hayata karşı daha bilinçliler. Sevgiler:)
SilYas kemale ermeden bu karara varılmıyor deryacim
YanıtlaSilZamanla oluyor bu
Yaştan ziyade yaşanmışlıklar etkili oluyor sanırım ☺️
SilYaşaya yaşaya öğreniyoruz. Blog yazarlığı da bir çok şey öğretti bize. Önerilerine de kesinlikle katılıyorum.
YanıtlaSilBu konuda çok haklısın. Blog sayesinde pek çok insan tanıdım ve çok tecrübe edindim. Maalesef kötü olaylar yaşamadan öğrenilmiyor.
Sil