Bu yıl aslında çabuk geçti diyebilirim. Ayrıca dışarıda bir işte çalışmamama rağmen, günler benim için oldukça kısa geçiyor. Hafta içi sabahları altıda uyanıyorum. Haftasonu da en fazla sekize kadar uyurum bazen daha bile erken uyanırım. Daha önce de yazmıştım 5-6 saat uyku bana yetiyor. Zaten çok sorunlu bir uykum var.
Her ne kadar çocuklar büyümüş de olsa, sorumlulukları bitmiyor. Bir sürü aktiviteleri var ve hafta arası biraz menajerliklerini yapmam gerekiyor. Tabii buna sınav zamanları motivasyon görevi de ekleniyor:) Ege her ne kadar 24 yaşında olsa ve kendi başına yaşasa da, onun da anne baba motivasyonuna her zaman ihtiyacı oluyor.
Tüm bunlara evin ve bahçenin işleri, ailenin hafta arası halledilecek işleri, okul toplantıları, spor ve yazılar da eklenince hiç zamanım kalmıyor. Kışın her gün dışarıda yürüyemesem de evde her sabah sporumu yapmak için kendime motivasyon veriyorum.
Hal böyle olunca, zamanın nasıl geçtiğini de pek anlayamıyorum doğrusu. Günün kendime ayırabildiğim tek zamanları sabah kahvemi içerken biraz kitabımı okumak ve akşam kitap okumak. Böylece günün koşturma ve stresinden uzaklaşıp, kitapların beni götürdüğü dünyalara yolculuk ediyorum. Bu benim en sevdiğim rahatlama yöntemlerimden biri. Okumadan mümkün değil uykuya dalamam.
Çocuklar zaten ayrı bir alem. Henüz oğullarımın ergenliğini atlatamamışken, bu yıl Karya genç kızlığa bir adım atayım deyiverdi. Şimdilik yarı çocuk, yarı genç kız hallerinde gezip duruyor. Makyaj yapıp süsleniyor ama iki arkadaş bir araya geldiler mi deli gibi oyun oynuyorlar.
Çocuklarım küçükken sadece eşim ve ben ilgilendiğimiz ve yakınımızda eş dost akraba olmadığı için, büyüsünler de birazcık rahat edelim diye düşünürdük. Şimdi ise büyümeleri bizi psikolojik olarak zorluyor. Hata yapıp çocukları evden uzaklaştırmamaya, bir yandan da belirli sınırlar çizmeye çalışıyoruz. Jenerasyon farkları da araya girince işimiz daha da zorlaşıyor. Z jenerasyonuna daha alışamamışken geçen gün okuduğum bir yazıda farkettim ki Karya Alfa jenerasyonuna giriyormuş. Anne babalığın bir okulu olmadığı için biz de yaşayarak öğreniyoruz.
Bu yıl yakın çevremiz dışında pek gezemedik. O yüzden blogda da gezi yazısı pek yazamadım. Aslında bunun başlıca nedeni çocukların büyüdükçe arkadaşları ile zaman geçirmek istemeleri. Biz de ikimiz kalınca üşeniyoruz artık. İşte Noel zamanı birkaç kez Noel panayırı gezdik. Ancak yakın yerlere yürüyüşe filan gidiyoruz. Yazın da zaten bahçe çok keyifli oluyor. Yüzmeye gitmediğimiz zamanların hepsini bahçede geçiriyoruz.
Bu yıl kendime 50 kitaplık bir hedef koymuşum ama 75 kitap okumuşum, 76. kitap da elimde şu an belki o da biter yıl bitmeden. Bu benim için bile bir rekor oldu. Ancak itiraf edeyim, bazı kitaplar ince olduğu için çabuk bitti:) Bir de ben her yerde kitabı açık duran biriyim. Makarna karıştırırken, çorba pişirirken bile gözüm kitapta olur:)
En çok hangi kitabı sevdin derseniz bu kadar çok kitap içinde seçim yapmam zor. Kimini çok sevdim, kiminde biraz sıkıldım. Yine beni teselli eden en sevdiğim yazarların kitapları oldu. Örneğin Sebastian Fitzek' ten bu kez iki komedi okudum ve yazarın bu dalda da ne kadar başarılı olduğunu farkettim.
Agatha Christie, Tess Geritsen, J.K. Rowling(Robert Galbraith), John Grisham, Isabel Allende, Hakan Nesser, Jussi Adler Olsen, Jo Nesbo, Richard Osman, Nele Neuhaus yine beni mutlu eden yazarlar oldular. Şansıma da hep seri kitaplar çıkınca bu yazarla etrafında dönüp durdum.
Ayrıca daha önce Myron Bolitar serisini dinleyip sevmediğim Harlan Coben iki heyecanlı gerilim romanı ile gönlümü almayı başardı. Yılın sürpriz yazarı çok sevdiğim Ellen Berg oldu. Kriminal alanda yeni keşfim ise aslında eski bir yazar olan Kathy Reichs oldu.
2024' te etkilendiğim iki kitap En Alttakiler ve Britney Spears' den The Woman in Me . Biri Almanya'da Türk ve diğer yabancı işçilerin yaşadığı ayrımcılığı anlatırken, diğeri bir döneme damga vuran bir pop starın başına gelen dramatik olayları anlatan bir biyografi.
Kitaplar konusuna bu kadar çok yer ayırıyorum yıl sonu yazılarımda ama kitaplar hakkında saatlerce yazıp konuşabilirim. Bu arada Isabel Allende ile ilgili komik bir de anımı anlatayım. Konuk yazar olarak zaman zaman yazdığım İsviçre' nin sesine beni çok üzen Narin cinayeti ile ilgili bir yazı yazmıştım. Yazıda da İsabel Allende' nin bir kitabına atıfta bulunmuştım benzer bir konu olduğu için. Okurlardan biri kitaplarımı satmak için Narin üzerinden prim yapmakla suçlayan bir yorum yazmış. Isabel Allende olduğumu sanmasına mu güleyim (keşke olsam gurur duyardım o ayrı konu), sadece düşündüklerimi yazdığım yazıda ne gibi bir prim arıyor diye mi kızayım bilemedim. Üstelik kendi bloglarıma kitapların Amazon linklerini koymama rağmen o yazıda tek bir yönlendirici link yoktu. Böyle trajik bir olaydan prim çıkarmak aklıma bile gelmez. Zaman zaman böyle okurlar da çıkıyor artık gülüp geçiyorum. Kendimi ifade etme çabasına da girmiyorum.
Bu yıl izlediklerim de çok oldu, ama henüz hepsini yazamadım. Genelde ütü veya yemek yaparken zamanı değerlendirmek adına bir şeyler izliyorum. O yüzden böyle zamanlarda romantik komedi gibi rahat izlenecek filmler seçiyorum. Ancak birkaç ilginç dizi keşfim de oldu. Bunlardan bazıları: Bridgerton, Tödliche Einladung, Locke & Key, Manifest, All the Light We Can Not See gibi dizilerdi.
Böylece uzun zamandır aklımda olan taslaklarda bekleyen yazıları hafifletme işini çok çalışarak büyük ölçüde hallettim. Ancak hala yarım yıla yetecek taslağım var:) Yenilerinin de ekleneceğine adım gibi eminim:) Ancak merak etmeyin artık Ocak' tan itibaren haftada yine birkaç yazı ile yetineceğim. Aralık' ta blogda yazı yağmuru olduğunun farkındayım:)
Yeni yıldan neler bekliyorum, bunları yılın ilk günü yayımlanacak yazımda yazdım. Ancak 2024 biterken, bloglarıma uğrayan, yazılarımı okuyan, yorum yazan herkese çok teşekkür ediyorum. En çok da yorumlarıyla beni hiç yalnız bırakmayan blog yazarı arkadaşlarım büyük bir teşekkürü hak ediyor.
gezmek en güzel şey sana bunu diliyoms :) 2024 yazı çok fena sıcaktı ve olimpiyatlar güzeldi :) bunlar kaldı aklımdaaa :)
YanıtlaSilMerhabalar.
YanıtlaSilDolu ve hareketli bir yaşamın içinde günlerin, haftaların, ayların ve yılların nasıl geçtiğini bilemezsiniz. Dediğiniz gibi size, 2024 yılı bir rüzgar gibi geçmiş.
Acısıyla, tatlısıyla, iyisiyle ve kötüsüyle geride kalan bu yılın akabinde gelen yeni yılın ise, tüm insanlığa sağlık, barış, kardeşlik, huzur ve mutluluklar getirmesini diler, yeni yılınızı kutlarım. Mutlu seneler!
Selam ve saygılarımla.
Yeni yılınız kutlu, mutlu olsun.
YanıtlaSil2024 gerçekten çok hızlı geçti.
YanıtlaSilJenerasyon farkları da araya girince işimiz daha da zorlaşıyor. Çok kolaylıklar diliyorum. Bu arada 2025’de doğanlar da Beta oluyormuş.
YanıtlaSilben de Demir büyüse de rahat etsem diyordum :) Sanırım annelik her dönem ayrı zor, sevgiler
YanıtlaSilKesinlikle benim için de rüzgar gibi geçti. İyi ki tanıdım sizi Derya Hanım. 💛
YanıtlaSil