Beyoğlu Anılarım - 17

istanbul-beyoglu

Garip bir şekilde 18 yaşıma kadar bana esir hayatı yaşatacak kadar otoriter olan babam, 18 yaşımdan sonra da tamamen beni kendi halime bırakmıştı. Daha önce de bahsettiğim gibi geç saatlere kadar çalışıyordum. 16 yaşıma kadar maddi yükümü babaannem üstlenmişti, lisede de hafta sonları çalışıp kendim kazanıyordum. Bir gün işten eve geldiğimde tüm eşyalarımı kapının önünde buldum. Yıllarca beni evlendirip kurtulma hayali kuran üvey annem ve annesi bir erkek arkadaşım olduğu ve nasıl olsa yakında evlenmeye karar verdiğim için, tüm eşyalarımı toparlayıp kapıya koymuştu. Evet evlilik gibi bir niyetimiz vardı ama o askerdeydi ve kesinleşmiş bir şey yoktu. Babamı aradım ve durumu anlattım. Hiç tepki vermedi biliyormusunuz? Elinden bir şey gelmediğini söyledi. Rahmetli eski kayınvalidemi aradım, hemen bir araba tutup eşyaları onun evine taşımamı ve onun yanında kalabileceğimi söyledi. Okuyanlara belki bu olanlar inanılmaz gelecek ama ben hepsini birebir yaşadım. O gün babam farklı davransaydı, evden hemen ayrılmak zorunda kalmaz ve belki de evlenmeden, seçtiğim kişinin aslında beni mutsuzluğa sürükleyeceğini farketme şansım olurdu.


Böylece kayınvalidemin evinden işe gidip gelmeye ve nişanlımın askerden dönüşünü beklemeye başladım. Babaannemin ölümünden sonra eksikliğini duyduğum anne rolünü o üstlenmişti. İki arkadaş gibiydik. Her gün oturup uzun uzun sohbet ediyor, birlikte gezip tüm zamanımızı birlikte geçiriyorduk. Bir anne bulabilmiş olma fikrinin mi, evlilik fikrinin mi bana daha sıcak geldiğini hala sorarım kendime.
Nişanlımın bir de evli abisi vardı. Eşi beni pek sevmiyor, ama kayınvalidemin beni koruması yüzünden pek de ilişemiyordu. Babası ise kendinden başkasını düşünmeyen bir insandı. Dünya onun etrafında dönüyor gibiydi ama kişisel olarak bana bir zararı yoktu. Veya içinde bulunduğum durumda pek de önemsemiyordum.
Bir yandan da onların alt katında, bizim oturacağımız daireyi hazırlıyorduk. Müstakil iki katlı, bahçeli bir evleri vardı. Hayatımda ilk kez kendimi mutlu hissediyordum. Yıllarca kurtulmak istediğim kabustan kurtulmuş, yarınlara umutla bakıyordum. 
Babamla ise evlendikten birkaç yıl sonra ancak barıştık. Eski eşim konuşmaya gitti ve ben de herşeye rağmen babamdır dedim barıştım. Bu arada üvey annem de beni aramaya ve pek kibar davranmaya başladı. Nasıl olsa artık onun için bir tehdit değildim.


Çok güzel bir gelin olmuştum. Terzi olan kayınvalidem, gelinliğimi kendisi dikmişti. Düğün öncesi annemi arayıp buldum ve davet ettim. Babamın gelmeyeceğini zaten önceden biliyordum. Annem yeniden evlenmişti ve o zaman 6 yaşında olan bir kızı vardı. Kızına karşı anaç davranışları dikkatimden kaçmamıştı. Bana karşı ise uzun zamandır görmediği bir tanıdığa rastlamış gibiydi. Ortak hiç bir anımız yoktu. Yine de ailemden biri düğünüme geleceği için mutluydum.
Daha sonra taşınacağını söylemiş, ancak bana ne adres ne numara bırakmadığı için izini yeniden kaybetmiştim. Yani görüp göreceğim anneliği ancak o günle sınırlı kaldı. O da zaten düğüne gelen diğer konuklardan farklı değildi.
Ertesi gün Bozcaada’ ya gidecektik balayı için. Sabah eşimde bir gariplik olduğunu farketmiş ama ne olduğunu da anlayamamıştım. Yorgun olduğunu, belki de yolculuğu ertelememiz gerektiğini söylediğinde yaşadığım hayal kırıklığını tahmin edersiniz. Birkaç gün erteleme ile seyahatimize çıktık ama o artık evlilik öncesi beni her gün arayan ve çok sevdiğini düşündüğüm kişi değildi. Evlilik hayatına uyum sağlayamadığını düşünüyor ve sabır gösteriyordum. O dönem de çok yoğun çalıştığım için sabah erkenden evden çıkıyor ve geç saatte geliyordum. Detaylı oturup hayatımı gözden geçirecek zamanım da pek yoktu. Bu arada o da ailesinin sahip olduğu restaurantta çalışmak istememiş, bir şirkette işe girmişti. Bir süre sonra hayatımız bir nebze normale döndü. Benim işim, onun işi, iş yerlerimizin davetleri, ailesi derken zaman geçip gidiyordu. Ama eşim asla düğün öncesi olduğu kişiye geri dönmedi.

(Resimler google görsellerden alıntıdır)

37 Yorumlar

Yorumlara link eklemeyiniz tıklanabilir link olan yorumlar yayınlanmaz. Please don' t add your links at the comments they will not published.

  1. Ben bu evlendikten sonra kabuk değiştiren adamları hiç anlamıyorum.

    YanıtlaSil
  2. Bazen evlilik insanların gerçek yüzünü görmemize bir köprü oluyor
    O köprüyü asıp geçenler doğruyu buluyor ya geçemeyenler ???

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O esigi atlamak herkes icin kolay olmuyor. Toplumumuzun kadina bakisi belli maalesef.

      Sil
  3. İnsanın eşyalarını kapının önünde bulması kadar yıkıcı ne olabilir ki? Anlaşılır gibi değil doğrusu. Ne badireler atlatmışsın Derya'cığım, gerçekten büyük sınavlardan geçmişsin. Ne diyeceğimi bilemedim inan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gercekten düsündükce benim bile inanasim gelmiyor. Insan güclü bir varlik 😊

      Sil
  4. Ahhh Deryacım , yağmurdan kaçmışsın da dolu fena bastırmış

    YanıtlaSil
  5. eşyaların toplanıp kapıya konması mı gerçekten zor zamanlar geçirmişsin....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O yasimda gercekten zordu ama üstesinden geldim 😊

      Sil
  6. Ah canım ya hangisi daha acı bilemedim. Üvey annenin yaptığı mı, babanın tepkisizliği ya da annenin yine çekip gitmesi mi ya da hemen düğünden sonra değişen koca mı. ...

    YanıtlaSil
  7. Kimi erkek evlilikle 180 derece değişiyor nedense. Anlamsız bir o kadar da kırıcı olmuştur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anlam veremiyor insan, hele de sen olgunlasmis karsindaki cocuk kalmissa...

      Sil
  8. bu gerçek mi bir kurgu mu bilemedim şimdi...://

    YanıtlaSil
  9. Annenin o yabancı tavrı içimi ürpertti.Ne fena, ne kırıcı, ne üzücü..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyleydi gercekten. Hayal kirikligi olmustu.

      Sil
  10. İnsanın her yaşta ilgileri, yaşama bakış açısı,hayattan beklentisi değişir bu normaldir fakat aşk bitmez..Sevginin elini bükecek şey yok bence

    YanıtlaSil
  11. Kapının önüne eşyalarının konması,evlendigin kişinin aniden değişmesi...Bunlar çok zor şeyler gerçekten.

    YanıtlaSil
  12. Bazi insanlar hayatin bictigi rolu o veya bu sebeple tasiyamiyor. Hepimizin hayatinda en az bir kisi boyle. Sayica cok olduklarinda insani ya dibe cekiyorlar ya da insan sinirlarin otesine geciyor. Kolay bir sinav degilmis canim hayatinin geride kalani. Gecmis olsun ve hepsi ait olduklari yerde, gecmiste kalsin. Saglik, mutluluk ve tum guzellikler seninle ve kocaman ailen ile olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gecmiste kalsinlar artik sadece ileriye bakmak istiyorum .

      Sil
  13. Hayatını derhal şifalandırmanı tavsiye ediyorum sanırım annenin terkedişi üzerine şanssız ve bahtsız kodladığın bir hayatın var lütfen kendine değer ver hayata sevgiyle bak...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumun icin tesekkür ederim. Bu anlattiklarim uzun yillar önce yasananlar. Tabii ki kendime deger veriyorum ve hayata pozitif bakiyorum 😊

      Sil
  14. İlkin babanın sana nasıl kıydığına hiç anlam veremedim ama gerçekten çok acı görmüşsün Derya'cığım. Sen o zamanlarda da böyle gururlu ve onurlu duruşu olan biri olarak, bunları hazmetmen kim bilir ne kadar zorlayıcı olmuştur. Erkeklerin değişmeleri sanki kaçınılmaz gibi,en azından hayatlarının bir devresinde mutlaka değişiyorlar. İnşallah sonra düzelmiştir durum. Merakla bekliyorum 18. bölümü. Sevgilerimle canım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslinda en dogru tahlili siz yaptiniz. Kendi yasadiklarimdan cok karsimdaki insanlar bende hayal kirikligi ve kücümseme hissi uyandirdi.

      Sil
  15. Eşyalarını bu kadar çabuk kapıya koyacak kadar ne aceleleri vardı acaba :/
    Neyse ki eski kayınvaliden iyi biriymiş Derya, yoksa halin nice olurdu...

    YanıtlaSil
  16. Hey Allah'ım! Hangi birine yorum yapayım, hangi birine birşeyler yazayım bilemedim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorum yapmak zor seni anliyorum canim 😊

      Sil
  17. Bazen tanıdığımızı düşündüğümüz insanları aslında hiç tanıyamadığımızı anlarız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hele genc yaslarda... ama ne gariptir ki bu yasimda bile tanimadigim insan tipleriyle karsilasiyorum 😃

      Sil
  18. Derya sana müthiş saygı duyuyorum.. inan bu yaşadıkların kaldırılabilecek şeyler değil. Ne baban, ne de annen "ebeveyn" olacak insanlar değilmiş, yazık.

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski