Beyoğlu Anılarım- 12

Beyoğlu günlerim. İstanbul günlerim. 
Babaannemin ölümünden sonra, artık tek düşüncem o evi terketmek oldu. Ama akıllıydım da. Evden kaçmanın benim için çözüm olmadığını biliyor, günün birinde hazır olabilmenin planlarını yapıyordum. Okul arkadaşımın ailesi babamdan izin alırdı haftasonları onlarda kalabilmem için. Kurtuluş’ ta otururlardı kışları  ve Ada’ da da evleri vardı. Onların evi benim için bir kaçış yeri olmuştu adeta. Arkadaşımın annesiyle dertleşiyor, iki kızkardeşle çaylara  gidiyorduk. Evden uzak olabildiğim her yerde mutluydum.  Evet çok yalan söyledim otoriter ve katı babama rağmen bazı şeyleri yaşayabilmek adına. Ama bu yalanlar beni o mutsuz olduğum evden biraz olsun uzak tutabildiği için hiç pişman değilim. Şaşırdığım tek nokta, her şeye rağmen yanlış bir şeyler yapmamış ve kötü olaylar yaşamamış olmam. Taa ki ilk evliliğime kadar ama daha o anılara kadar çok anlatacaklarım var 😊 



Bizim gençliğimizde tüm modern hayat görüşüne rağmen arkadaşlıklarımız saf ve temizdi. Kızlı erkekli bir yerlere de gitsek, kimse kimseye tacizde bulunmazdı. Sanırım biraz da o yıllarda yaşamış olmaktan dolayı şanslıydım.
Lisedeyken, yabancı dilim sayesinde para kazanabileceğimi farkettim. Haftasonları turist gezdiriyor ve küçük çocuklara ders veriyordum. Ayrıca Tepebaşı’ nda Tüyap Kitap Fuarı olduğunda fuarda çalışıyordum. Kitapların arasında olmak, birçok yazarla karşılaşıp hatta tanışmak büyük mutluluktu. Para kazanmak hoşuma gitmişti. Elimden geldiği kadar para biriktiriyordum. Artık babaannem de olmadığı için cadının maskesi tamamen düşmüştü. Benim için küçük parmağını dahi kıpırdatmıyordu. Eve gelince çamaşırımı yıkayıp ütülüyor, odamı temizliyor ve yemeğimi ısıtıp tek başıma yiyordum.



Liseyi bitirmeme sayılı günler kala, çok iyi bir öğrenci olduğum ve gazeteci olma hayalleri kurduğum için okul müdiresi beni çağırıp yabancı bir gazetede stajyer aradıklarını ve yaz tatilinde çalışmak isteyip istemediğimi sordu. Havalara uçmuştum. Tabii ki isterdim.
O arada üniversite sınavına da girdim. O zaman puan sistemi farklıydı. Puanın tutuyorsa ve kontenjan varsa seçtiğin okula giriyordun. 3 sayısal puanla Boğaziçi Üniversitesini kaçırmıştım. Babamın yasaklamalarından dolayı İstanbul dışı bir yer de yazamamıştım. Açık Öğretim kazanmıştım bari onu okuyayım dedim. Kaydımı yaptıracakken postayla eve gelen kazandığımı belgeleyen kağıtları bir türlü bulamadım. Günlerce aradım nereye koyduğumu da biliyordum oysa ki. Ankara’ ya Milli Eğitim Bakanlığına kimlikle başvurunca aslında halletme imkanı vardı. Ama babam götürmedi. Böylece kayıt zamanını da kaçırdım ve hakkım yandı. Kayıt işlem tarihi geçtikten sonra bir gün üvey annem yüzünde o şeytani gülümsemesi ile elime aradığım belgeleri tutuşturdu. ‘ Temizlik yaparken buldum, sen çok dağınıksın zaten dedi. Oysa belgeleri nereye koyduğumdan adım gibi emindim.


İlginizi Çekebilir : Beyoğlu Anılarım - 13



30 Yorumlar

Yorumlara link eklemeyiniz tıklanabilir link olan yorumlar yayınlanmaz. Please don' t add your links at the comments they will not published.

  1. tüyap'ta ben de çalışmıştım üniversitede çok zevkliydi..

    YanıtlaSil
  2. Ay sinirlerim bozuldu malum kişiye. Ne demek bir insanın eğitim hakkının, yani geleceğinin elinden alınması! Yazık olmuş, üzüldüm.

    YanıtlaSil
  3. vay yelloz vay, suratına tkürmelik

    YanıtlaSil
  4. İnsanın bu kadar kötü olması...

    YanıtlaSil
  5. Ne kadar da hazin. Kendini bu ortamdan çekip çıkarmış olmanla teselli buluyorum okurken.

    YanıtlaSil
  6. Keşke daha eski bir dönemde yaşasaydım diyorum. O zamanın kültürü, ahlakı, insanları bir başkaymış. O dönem genç olmak daha değerli bir şey. Gizli saklı yapılan, yalanlarla süslenmiş o anılar daha unutulmaz kesinlikle. Üniversite konusunda yaşadığın hayal kırıklığına üzüldüm. Evin içinde yaşamış olduğun ortam ve sevgisizlik insanı yıpratıyor.

    YanıtlaSil
  7. Sinirlerim bozuldu. Söylenecek o kadar çok şey var ki terbiyem müsaade etmiyor ...

    YanıtlaSil
  8. Tam bir yaşam dersi okuyoruz... gençliğimize ve o zamanlara ait söylediklerin o kadar doğru ki, bizlerin şanslı olduğuna artık daha fazla inanıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O anlamda cok sansliydik canim. Ömürlük dostluklar kurduk.

      Sil
  9. Ne günlermiş Deryacım. Hiçbir şey hesapsız kalmaz...

    YanıtlaSil
  10. Temizlik yapılırken bulunan belgeler üzerine; "Ruhtaki yaraların şöyle bir özelliği vardır: Gizlenirler; ama kapanmazlar, her zaman acı verirler, her zaman dokunulduğunda kanamaya hazırdırlar, her zaman yürekte canlı ve açık kalırlar...

    Kendini savunmayı bilmeyenlerin intikamını almak, adaletin görevidir. (buna ilahi adalet de dahil)

    Alexandre Dumas

    YanıtlaSil
  11. Offf Derya...
    Herşeye bir yere kadar tamam da, karşındaki insanın geleceğiyle oynuyorsun...
    Bu nasıl bir kötülüktür...
    Pesssss ki ne pessss

    YanıtlaSil
  12. Eğitim hakkı,önemli bir hak.Eminim o insanın hayatıyla da birileri oynamıştır.Devamını bekliyorum merakla...

    YanıtlaSil
  13. Kötü yani, dibine kadar kötü bir insan. Aynı çatı altında nasıl da zor Allahım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zordu gercekten yazarken ben de sasiriyorum 😊

      Sil
  14. O belgeleri suratına çarpasım geldi resmen, o anda o davranışın üzerine...
    Pes gerçekten...

    YanıtlaSil
  15. Eskiden arkadaşlıklar daha saf ve temizdi. İnsani ilişkilerde sevgi saygı daha ön plandaydı fakat o zamandan bu zamana çok şey değişti. Değişmeyen tek şey kötü insanlar sanırım...

    YanıtlaSil
  16. Ne kadar kötü bir kadınmış. Bir gencin hayatınla oynamak ne demek:(

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski