Kadın Olarak Mücadele Gücünü Bulmak

Kadın olmak sizce nedir? Sadece biyolojik bir kimlik mi? Eğer öyle olsaydı neden erkek egemen toplumlar yüzyıllar boyunca kadınlarla mücadele halinde? Neden bizi ezmek, gizlemek, yok saymak, hatta yok etmek istiyorlar? Nedir bu düşmanlık, bu korku?

Evet sevgili kadınlar; kadın olmak sadece biyolojik bir kimlik değil, aynı zamanda birçok mücadeleyi içinde barındıran bir yolculuk. Hem de çok çetin, çok zorlu bir yolculuk. 



Kadın Olmak: Mücadele ve Umut Arasında

Kadın olmak… Dünyanın dört bir yanında farklı şekillerde yaşansa da, her zaman bir mücadeleyi içinde barındırıyor. Bazen ekonomik bağımsızlık için savaşan bir işçi, bazen özgürlüğü için direnen bir aktivist, bazen de savaşın ortasında hayatta kalmaya çalışan bir anne. Kadın olmak, sadece bir kimlik değil, çoğu zaman bir direnişin adı.

Kadın Olmak: Güç ve Yük Arasında

Toplum, kadınlara “güçlü olmalısın” derken, onlara yüklediği görünmez sorumlulukları görmezden geliyor. Hem iş hayatında başarılı, hem evde kusursuz bir eş ve anne, hem de dış görünüşüyle belirli standartlara uyan bir birey olmalarını bekliyor. Kadınlar ise bu baskılar altında kendi kimliklerini bulmaya çalışıyor. Peki, neden bir kadının güçlü olması için önce tüm zorluklara katlanması gerekiyor?

Çoğu zaman sadece hakettiği eğitimi alabilmek için bile kadınlar savaş vermek zorlunda kalıyor. Sonra da mesleğinde kendini kanıtlamak, yükselmek için türlü türlü zorluklara katlanmak... Bir erkeğe kimse ailesi var diye işini bırakmak zorundaymış gibi davranmıyor. Ama kadınlardan gizli gizli de olsa bu bekleniyor. 

Erkek eve geldiğinde ayağını uzatıp hizmet beklerken, kadın çalışsa bile evde onu bekleyen bir sürü işi halletmek zorunda. Emekçi Kadınlar-Emekçi Anneler yazımda bu konuya daha detaylı değinmiştim.

Savaş, Kriz ve Göç: Kadınların Görünmeyen Yarası

Dünyanın herhangi bir noktasında bir kriz yaşandığında, en ağır yükü her zaman kadınlar taşıyor. Savaşlar, ekonomik krizler, doğal afetler… Göç yollarına düşen, çocuklarını korumaya çalışan, hayatını sıfırdan kurmak zorunda kalan hep kadınlar oluyor. Onlar için hayatta kalmak bile bir mücadele. Göçmen kamplarında, işgal altındaki şehirlerde, açlıkla savaşan ülkelerde kadınlar hem kendileri hem de çocukları için daha iyi bir gelecek umuduyla direniyorlar.

Şiddet ve Sessiz Çığlıklar

Bir kadın her gün öldürülüyor. Bir kadın her gün şiddete maruz kalıyor. Ancak çoğu zaman bu hikâyeler duyulmuyor, çünkü toplumsal normlar ve korku kadınları susturuyor. “Ev içinde yaşanan evde kalır” anlayışı, binlerce kadının sessiz çığlıklarını görmezden geliyor. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için yasalar yetersiz kalırken, kadınlar kendi hayatlarını korumak için mücadele vermek zorunda bırakılıyor.

Dayanışma: Kadınların En Büyük Gücü

Ama tüm bu zorlukların karşısında kadınlar yalnız değil. Kadın hareketleri, dayanışma ağları, destek grupları… Kadınların birlikte güçlenebileceğinin en büyük kanıtı. Bir kadının sesi, binlerce kadına umut olabilir. Dayanışma, değişimin anahtarıdır. Kadınlar birbirine destek oldukça, dünyada eşitlik ve adalet için daha güçlü adımlar atılabilir.

Birlikte Değişebiliriz

Kadınların mücadele ettiği her alanda, onlara destek olmak bir zorunluluk. Sadece bir gün değil, her gün kadınların haklarını savunmalı, onların yanında olduğumuzu göstermeliyiz. Şiddete karşı durmalı, eşitlik için sesimizi yükseltmeli ve kadınların mücadelesine omuz vermeliyiz. Çünkü bir kadın güçlendiğinde, toplum da güçlenir. Ve ancak birlikte, bu düzeni değiştirebiliriz.

Dünyanın neresinde olursa olsun, tüm mücadeleci kadınlara selam olsun!

  • Aslında bu yazımı Kadınlar Günü için hazırlamıştım ama bir türlü tamamlayamayınca bu güne kaldı. Sonuçta biz kadın olarak bu sorunları bir ömür boyu yaşıyoruz diye düşünerek geç de olsa yazımı sizlerle buluşturmak istedim.

10 Yorumlar

Yorumlara link eklemeyiniz tıklanabilir link olan yorumlar yayınlanmaz. Please don' t add your links at the comments they will not published.

  1. Hope you receved my comment.
    Kisses dear!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dear Florentina unfortunately no. This was the only comment from you.

      Sil
  2. Bu dünyada özellikle Türkiye gibi Müslüman ülkelerde kadın olmak, çocuk olmak hatta kedi olmak bile çok zor. Yazdığın üzere savaşlar, göçler en çok kadınları ve çocuklarını vuruyor, dincilerni maşa olarak kullanıldığı son Amerikan işgallerinde (Irak, Libya, Suriye çok daha önceden Afganistan, İran) sayısız kadına tecavüz edildi, esir edildi, seks kölesi yapıldı, öldürüldü, çocuklar keza. Bizde de eskiden boşanma olayı normal bir olaydı. Karı koca boşanır herkes kendi yoluna giderdi.
    2000 yılıyla dinciler iktidara geldikten sonra ne olduysa oldu, şimdi istisnalar dışında neredeyse tüm kocalar boşanmak isteyen eşlerini öldürmeye başladılar.
    Ekonomik kriz derinleştikçe eşler hınçlarını yine kadınlardan almaya başladılar.
    Kadın olmak çok zor çok....
    Eline sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dünya kadınların vebalini ödeyemez. Şu yüzyılda hala savaş veriyoruz.

      Sil
  3. Ne zaman kadın erkek değil de insanız diyebileceğiz o zaman düzelir herşey , belki. Bak ondan bile emin olamıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki insanlık haklarımızı bile tam alamazken bir ilerleme kaydedilmiyor.

      Sil
  4. Kalemine sağlık Derya! Her satırında haklısın.

    YanıtlaSil
  5. kadınlar değiştirecek bu dünyayııı bi güüün :)

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski