Eski Beyoğlu anıları mecburen benim biografime dönüştü. Biraz da İstanbul geneli karışabilir bulduğum resimlere göre :) Günün birinde herşeyi sıraya sokup toparlarsam belki bir kitap halini alabilir. Artık başlamışken Avusturya' ya gelişime kadarki Beyoğlu kısmına devam edeyim. İki resim daha buldum sizlerle paylaşmak istediğim. Ne yazık ki resimlerimin hemen hepsi kapalı mekanlarda çekilmiş.
Gazetede çalışırken bir ithalat firmasında çalışma imkanım doğdu ve bilemiyorum belki bir yeniliğe ihtiyacım olduğundan kabul ettim. O işle ilgili de çok şey öğrendim ama manevi açıdan beni doyuran bir iş değildi. Üç yıl kadar çalıştıktan sonra ilk evliliğimdeki sorunlar da başgösterince ayrıldım. Yıllar sonra bir dergide kısa bir çalışma dönemim oldu. İnternette yayınlanan kadın dergileri vardı şu anda yayında olmayan. Orada da farklı bir isimle makaleler, kitap tanıtımları ve çeviri yazıları yazdım. O dönemler o işlerden iyi de para kazanılıyordu. Böylece ilk oğlum dünyaya geldiğinde evde çalışma imkanım oluyordu.
Şimdi neden o kimliğimi geri plana ittim farklı şeyler yazıyorum bloglarımda diye sorarsanız, o yıllarda hayatımda olan bir dönemdi yaşadım bitti. Hem de doya doya yaşadım. Ben, geçmişte yaşadığımız hayat bölümlerini sona erdiremezsek, günümüzdeki bölümü gereğince yaşayamayacağımıza inananlardanım. Hayat hep bir akış içindedir, akıp gidenin yolunu tıkamayalım ki arkadan gelen su da yolunu bulup aksın. O dönemi sevmediğimden değil, şu anda farklı bir hayat biçimini benimsemiş olmamdan. Bana o günlerden kalan birkaç güzel dost ve yazmaya olan tutkum. Tek üzüldüğüm nokta, profesyonelce bu işi yaparken yazma dışındaki uğraşlara daha fazla ağırlık verip ihmal etmem ve hayalimdeki eğitimi tamamlayamamış olmak.
Sonuna geldiğimde farkettim ki, o renkli dünyanın sadece yazma, yaratma kısmını sevmişim. Diğer renkler ve parıltılar odadan çıkarken düğmeyi kapatmamla karanlığa gömüldü. Günün birinde bir kısmını gün ışığına çıkarabilirim ama o gün bugün değil. Özel hayatımdaki problemlere ve mutsuzluklara da iş başarısı derman olmayınca sorgulamaya geçtim. Bir zamanlar gençliğin ve yaşanmamışlıkların verdiği cahillikle mevkiler önemli görünüyordu gözüme. Oysa şu an bütün hepsi ne kadar da boş geliyor... Yaşlandıkça hayatı hafife almayı, dalga geçip gülebilmeyi öğrendim.
Burada Dolmabahçe Sarayının önündeyim. Herhalde okul öncesi yaştayım. Çok severmişim gidelim diye tuttururmuşum hep. |
Burayı bilemedim Gezi Parkı olabilir |
Gazetede çalışırken bir ithalat firmasında çalışma imkanım doğdu ve bilemiyorum belki bir yeniliğe ihtiyacım olduğundan kabul ettim. O işle ilgili de çok şey öğrendim ama manevi açıdan beni doyuran bir iş değildi. Üç yıl kadar çalıştıktan sonra ilk evliliğimdeki sorunlar da başgösterince ayrıldım. Yıllar sonra bir dergide kısa bir çalışma dönemim oldu. İnternette yayınlanan kadın dergileri vardı şu anda yayında olmayan. Orada da farklı bir isimle makaleler, kitap tanıtımları ve çeviri yazıları yazdım. O dönemler o işlerden iyi de para kazanılıyordu. Böylece ilk oğlum dünyaya geldiğinde evde çalışma imkanım oluyordu.
Büyük oğluma hamileyken |
Şimdi neden o kimliğimi geri plana ittim farklı şeyler yazıyorum bloglarımda diye sorarsanız, o yıllarda hayatımda olan bir dönemdi yaşadım bitti. Hem de doya doya yaşadım. Ben, geçmişte yaşadığımız hayat bölümlerini sona erdiremezsek, günümüzdeki bölümü gereğince yaşayamayacağımıza inananlardanım. Hayat hep bir akış içindedir, akıp gidenin yolunu tıkamayalım ki arkadan gelen su da yolunu bulup aksın. O dönemi sevmediğimden değil, şu anda farklı bir hayat biçimini benimsemiş olmamdan. Bana o günlerden kalan birkaç güzel dost ve yazmaya olan tutkum. Tek üzüldüğüm nokta, profesyonelce bu işi yaparken yazma dışındaki uğraşlara daha fazla ağırlık verip ihmal etmem ve hayalimdeki eğitimi tamamlayamamış olmak.
Sonuna geldiğimde farkettim ki, o renkli dünyanın sadece yazma, yaratma kısmını sevmişim. Diğer renkler ve parıltılar odadan çıkarken düğmeyi kapatmamla karanlığa gömüldü. Günün birinde bir kısmını gün ışığına çıkarabilirim ama o gün bugün değil. Özel hayatımdaki problemlere ve mutsuzluklara da iş başarısı derman olmayınca sorgulamaya geçtim. Bir zamanlar gençliğin ve yaşanmamışlıkların verdiği cahillikle mevkiler önemli görünüyordu gözüme. Oysa şu an bütün hepsi ne kadar da boş geliyor... Yaşlandıkça hayatı hafife almayı, dalga geçip gülebilmeyi öğrendim.
Umarım bende gülüp geçmeyi öğrenebilirim.
YanıtlaSilYaşadıkça hafifliyor canım. Bazı şeylere daha az üzülmeyi öğreniyor insan.
SilYarın sana misafiriz. :)
SilGazetede yazarken... İşte yazarlık tarafını burdan kaptım. Bazen hayatta kismetten öte bisey yok. Neden yaptığımızı bilemediğimiz şeyler olabiliyor. Olması gerekiyormus demek ki. Yalnız o hamilelik resmine bayıldım. O makyaj tarzından vazgeçme. Sanırım sana kırmızı ruj da çok yakışıyor.
YanıtlaSilYaşadıkça öğreniyoruz. Aslında o resimde sadece rimel kalem ve ruj var hala da yüzüme hiç allık filan sürmem. Koyu renk ruj daha çok yakışıyor haklısın.
SilNe kadar güzelsin Derya'cığım.Hayat işte.Başarıların olmuş, bence yine başarılısın canım.Diğer problemler... sanki hayatın olmazsa olmazları oldu.Yazmak ferahlamak aslında.Küçük küçük okusak seni.İnşallah hep mutlu olursun.Sevgilerimle canım :)
YanıtlaSilEce hanımcığım teşekkür ederim. Aslında kendim hakkında bu kadar yazabilmem bile yıllar sürdü demek ki gerçekten birçok şeyi geride bırakmış atlatmışım.
SilYaş belli olgunluğa erişmeden, belli şeyleri yaşamadan insan herşeyin ne kadar da boş olduğunu anlayamıyor. Seni çok seviyoruzzzz harikasınnnn. Geçmiş yaşandı ve bitti o kadar. Güzel günler hep seninle olsun canım.
YanıtlaSilTigrisçim ben de sizleri çok seviyorum. Aslında yaş ta değil de yaşanmışlıklarla ilgili sanırım yoksa hayattan hiç ders almadan tamamlayanlar da var.
Silakıl yaşta değil başta dense de yaş aldıkça insan farklı düşünüyor, hırslar törpülenip yaşanmışlıklar değer buluyor , istisnalar kaideyi bozmuyor tabii...
YanıtlaSilBen yine yaş değil yaşanmışlıklar ve tecrübeler diyeceğim.
SilHayatta her şeyin yeri ayrı. Evliliğin, çocukların, kariyerin... Biri olmadan diğeri sönük kalıyor.
YanıtlaSilİlla hepsi olacak diye şartlamamak gerekir insanın o dönemdeki hayat durumuna göre mutlu olmak adına yaptığı her seçim doğrudur.
Silne kadar güzel dünya görüşü bu. avusturyaya nasıl gittin o kısımları da anlatack mısın?
YanıtlaSilAnlatacağım canım :) Aslında masal yazı dizimi okursan vakit bulunca puzzle ın bazı parçaları yerine oturacak.
SilKısa ve öz. Geçirdiğim aşamaları çok güzel anlatmışsın ve sen de çok güzel görünüyorsun :) Biz ne yazık ki her şeyin boş, geçici ve anlamsız olduğunu öğrendik, anladık, kabul etmek zorunda kaldık. Keyifle okudum, kalemine sağlık.
YanıtlaSilYaşayarak öğrenmek ve ders almak en iyisi sanırım. Teşekkürler canım.
SilDeğil mi? geçmişe dönüp şunu da yapsaydım. Dememek için her anı doyasıya yaşamalı insan. Yaşanmamamış bir saniyemiz olmasın...
YanıtlaSilGülücüklü Kal...
Çok teşekkür ederim sen de gülücüklü kal :)
Silİnsan büyüdükçe olgunlaşıyor. Sen büyüdükçe diğerleri küçülüyor gözünde. Ben de arkama baktığımda küçülen şeyleri görebiliyorum. Hayat boş, hırslar boş. Gerçek olan aile ve dostlar oluyor. Gayet başarılısın bloğunda ama önemli olan yazarken mutlu olman!
YanıtlaSilTesekkür ederim emelcigim. Artik eskileri yazabilmek bile beni mutlu ediyor. Her iki blogumu hazirlamayi ve sizlerle paylasmayi çok seviyorum.
Silİlk bu yazını okudum, şimdi diğerlerini de okuyacağım. Devamını da merakla bekliyorum :) En azından cesaretle yeni hayat için adımlar atabilmişsin, hayatından hiç memnun olmadığı halde aman düzenim bozulur diye hala bir şeyler yapmaya cesaret edemeyenlerde okumalı :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim canım. Evet hayatımızı değiştirmek sadece bizim elimizde.
SilÇocukluğuma ait fotoğrafım çok az benim de. Teknolojinin gözünü seveyim bu konuda :) Diğer konuda da bir yaş dönümü var galiba insan o yaşlara ulaşınca bir rahatlıyor geniş davranmaya başlıyor. Benzer duygulara ben de sahibim. Ama fazla rahatlamamak lazım gibi (Kendime telkin veriyorum burada;:) ). Sevgiler.
YanıtlaSilBir de sanki ayıptı sokaklarda resim çekinmek... Olgunlaşıyoruz zamanla, ders alıyoruz yaşadıklarımızdan :)
SilYapamadıklarına odaklanmak insanın doğasında olan bir şey.Ben ne yazık ki yaş aldıkça gülüp geçmekten çok yapamadıklarımı sorgulayanlardanım...
YanıtlaSilİsteyip yapamadığım tek şey araba kullanmak ehliyetim olmasına rağmen. O da hastalığımdan dolayı olan konsantrasyon eksikliğinden. Diğer tüm istediklerimi başardım çok şükür.
Silyazma hastalığı var sendeeeee :)
YanıtlaSilÖyle valla. Yazarak kendimi daha iyi ifade edebiliyorum.
SilHayatından kesitler öğreniyoruz bu yazılar sayesinde devamını merakla bekliyorum :)
YanıtlaSilTesekkürler canim. Zaman zaman olacak.
SilDiğer yazınızdan anladığım kadarıyla iki evlilik yapmışsınız.Böyle çetrefilli bir durumdan çıkıp kendi hayatınızı kurup böyle pozitif olumlu bir insan olabilmeniz ve bunları açık yüreklilikle artık anlatabilmeniz ne hoş devamını bekliyorum bu serinin
YanıtlaSilTesekkür ederim.
SilBaştan gitmeme özelliğimi yine kullandım :) En doğrusunu sen bilip sen yaşamışsın buda artıdır :) Minik minik doneler iyi geliyor insana Bir kısım var ki dikkatımı çeken bir ara yazacağım sana ......
YanıtlaSilBekliyorum canim.
Silİş hayatındaki başarılar mutlaka çok güzel olmalı ama özel hayatta mutluluk olmazsa olmuyor işte:(((umarım şimdi iş de, özel hayatın da mutludur Derya'cığım.
YanıtlaSilBuradaki yorumlar gözümden kaçmış çok özür dilerim ☺️
SilBu bölümü okumuşum. Yorum da bırakmışım, demek ki o zamanlar böyle dalgınlıklar yapabiliyormuşum. Gerçekten Derya, hayat nasıl da değişikliklere gebe. Ben de ilk yazma sebebimden çıkmış ve tamamen başka bir evrede olduğumu fark ettim şimdi. Devam ediyorum. Sevgiler .
YanıtlaSilTeşekkürler Ece ablacığım 💞
SilHayat işte, ama ne olursa olsun anda takılıp kalmamak lazım...
YanıtlaSilTabii hep ileriye bakmak önemli.
SilYazma ve yaratma kısmı çok güzel ifade ettiniz. Sizin bu dingin ve güç veren tavrınız bana çok iyi geliyor. Kendinizi kutlayın harika bir kadın inşa etmişsiniz. 🙏💫🌷 Seriyi okumya devam 😘
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim ☺️. Dinginlik sanırım zamanla ve yaşanmışlıkların sonucunda oluşan bir şey. Ölüm hariç herşeyin bir çaresi olduğunu öğrenince insan daha sakin karşılıyor bazı şeyleri. Bir de ben ah vah yapmaktansa çözüm odaklı yaşayan biriyim. Bunun da faydasını çok gördüm hayatta 😊
Sil😘👏🏼
YanıtlaSil