Aslında bu blogda daha çok Avusturya' daki hayatla ilgili yazacaktım ama sevgili blog yazarı arkadaşım deeptone biraz daha Beyoğlu anılarını anlat diye rica edince neden olmasın dedim. Arada bir bohçanın dibinden çıkar bir şeyler eminim ki.
Kısaca baştan başlayayım o zaman. 1970' te Beyoğlunda doğdum ve 20'li yaşlarıma kadar da orada yaşadım, okula gittim, çalıştım. Doğduğum ve ilk yıllarımı geçirdiğim ev eski Yunan konsolosluğunun olduğu sokaktı. Sonradan Faik Paşa caddesine taşındık. Hani Çukurcuma'nın bir üstü şimdi eskici antikacı doldu. Daha önce uzun uzun camdan sokağı gözlerdim diye yazdım bir yazımda ama bizim mahalle de çok renkliydi hani. İstiklal caddesinden girilen kısmı biraz daha nezih ailelerin oturduğu, çukurcumaya doğru inen sokakta eskici dükkanları, ortasından Boğazkesen'e doğru inen kısmında da gece gündüz kavga eden roman aileler. Camlardan uçuşan yatak yorgan, elbiseleri dün gibi hatırlıyorum. Ne kadar çok tartışırlardı.
Oturduğumuz apartmanın sahibesi Madam Eli idi. Henüz beş yaşında meraklı bir kız çocuğu için çok renkli bir dairesi vardı. Kocaman piyanosu, salonundaki tahtadan bebek evi, kocaman karşılıklı duran iki ayna ve eskiye ait bir sürü eşya, resim, anı beni mıknatıs gibi çekiyordu. Tek başına yaşayan Madam Eli' nin tek ziyaretçisi bendim. Geçmişte davetlerde, balolarda giydiği renkli kostümleri denememe, bebek evi ve piyanosuyla oynamama izin verirdi. Piyanoda basit notalarla birşeyler çalmayı öğretirdi. Anılarını anlatırdı. Hiç bıkmazdım onunla zaman geçirmekten.
Babaannem komşuları çok severdi, onlar da onu. Apartmanın bütün kadınları nerdeyse her öğle yemeğinde bir araya gelirdi. Tencereler ordan oraya taşınır herkes pişirdiği yemekleri sıradaki daireye götürürdü. Ben insanlar arasında olmayı pek sevmediğimden zar zor giderdim. Ama ne yalan söyleyeyim, o renkli insanlardan çok şey öğrendim.
Semt pazarı diye bir şeyin varlığını ben çok sonra öğrendim. Tek alışveriş yapılan yer Balıkpazarı idi. Balık, et, sebze herşey orada satıldığından zaten başka bir yere gitmeye de gerek yoktu. Hemen her gün babaannemle alışverişe giderdik. Tabii İstiklal caddesine çıkılacağı için şık giyinmek de gerekiyordu. Her ne kadar Beyoğlu halkı o yıllarda Anadolu' dan göçlerle değişik bir renge de bürünse babaannem gençliğinden beri buna alışkındı. İstiklal caddesine eski püskü bir kıyafetle gitmek ayıptı.
Beyoğlu Anılarım 2. bölüm
tadı damağımızda kaldı, devamını bekliyoruz
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Yazacağım devamını.
SilKesinlikle etmeli , Beyoğlu'nu çok seven biri olarak çocukluk manzaralarını - anlatacaklarını merak ediyorum...
YanıtlaSilBenim bloğuma da beklerim , sevgiler...
www.grilady.blogspot.com.tr
Devam edecek teşekkürler. Ben sizi takipteyim sanıyorum ama geleceğim ziyaretinize.
SilNe güzel hatıralar. Anılarımız hiç tükenmesin.
YanıtlaSilDeğil mi? İnsan anılarını hele de güzel olanları unutamıyor.
SilKeyifle okudum. Kaleminize sağlık diyeceğim ama sanırım parmaklarınıza sağlık. :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Evet artık kalemler klavyelerimiz oldu.
SilNe kadar güzel bir yazı, ellerinize sağlık. Madam Eli ve babanneniz harika insanlar.Devamını kaçırırsam üzülürüm.
YanıtlaSilDevamı gelecek ama evdeki minik canavarladan fırsat buldukça geceleri yazabiliyorum.
SilNe güzel satırlar (:
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Aslında içimden o an nasıl geliyorsa öyle yazıyorum unutmamak adına sonra okuyunca eleştirdiğim noktalar da oluyor.
SilMerhaba harika çok keyif aldım okurken . devamı için geleceğim:)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Hatice hanım.
SilBayılırım böyle yazıları okumaya, eski Beyoğlu hatıraları benim hep ama hep çok ilgimi çekmiştir. Yüreğinize sağlık.
YanıtlaSilsevgiler
tolunay
Çok teşekkür ederim.
Silayyy hep bunu yaz seeeen :)
YanıtlaSilYazacağım deepcim de olayları sırasıyla anlatmaya bir de resim bulmaya çalışıyorum.
SilÜçüncü yazınızı görmüştüm öncelikle onu okudum bu sıralar pek blogum ve bloglarla ilgilenemedim ama gerçekten çok güzel bir yazı ve hep merak ederim insanların anılarını sizde gayet güzel anlatmışsınız
YanıtlaSilTeşekkür ederim Süleyman bey :)
SilBen nasıl kaçırmışım böyle güzel anıları offfff utandım kendimden
YanıtlaSilBaşladım okumaya :) Merakla ikinci bölüme geçiyorum :)
YanıtlaSilYa ben, ya ben, ilk defa karşıma çıktı bu yayının Derya'cığım. Ben e-mail üyeliği de yaptım, bu neden oldu hiç anlamadım. Şimdi vaktim çok. Hepsini okuyacağım. Kızımlla yaşıtsın ama öyle olgunsun ki, sana Derya demeye devam edeceğim.
YanıtlaSilGüzel bir yerde doğmuşsun. Hele 70 lerde ben de İstanbul'da Fındıkzade'deydim. Hey gidi İstanbul. Hâlâ kaçamadım ya ona yanıyorum. Kalemine sağlık, ne olur mazur gör. Sevgilerimle.
Ne demek asil ben özür dilerim eski yazilarimda gözümden kacan yorumlar olmus. Cok üzüldüm simdi. E mail aboneligini bir ara kapatmistim tekrar actim. 😍
SilHey gidi İstanbul... Şimdiyse ne tadı kaldı, ne tuzu...
YanıtlaSilHaklisin canim. Cok uzun zamandir gitmedim.
SilMahalle kavgaları süper olur. Bizim sokakta da olurdu seyretmeye doyamazdım :)
YanıtlaSilEglenceli olurdu gercekten 😃
SilHem de ne eğlence. Bu günkü sitcomlardan çok daha doğal çok daha kaliteli. Üstelikte sansursüz. Biz yıllar önce netflix kalitesini yakalamışizda haberimiz yokmuş 😆😆😆
SilTıpkı filmlerdeki gibi. Madam Eli ve Beyoğlu’na şık bir kıyafetle çıkılır. O günleri yaşamışsın. Senin adına ne güzel.
YanıtlaSilEvet güzel zamanları yaşadığıma inanıyorum ☺️
Silİstanbul da yaşamak ayrı Beyoğlu'nda yaşamak. Ne kadar zengin bir dünya olmuş çocukken tüm bunlara şahit olmak, sizin bu kadar renkli ve donanımlı bir insan yapmış. Bizde keyifle okuyoruz yayınlarınıza yansıyan bu ilhamları❤️
YanıtlaSilGerçekten çok renkli bir dünyaydı İstanbul o yıllarda. Maalesef o doku kalmadı artık.
Sil