Güney Koreli yazar Han Kang'ın
"Vejetaryen" adlı romanı, sıradan bir kadının basit gibi görünen bir
kararıyla başlayan ve giderek büyüyen bir isyanın hikâyesini anlatıyor. Peki,
sadece et yememeyi seçmek nasıl olur da bir toplumun katı kurallarını sarsan
bir eyleme dönüşebilir?
Sıradan Bir Hayat, Sıra Dışı Bir Karar
Yeong-Hye ve kocası, tipik bir Güney Koreli
çift. Kocası, hayatını konforlu bir rutin içinde sürdürmeyi isteyen bir adam;
Yeong-Hye ise itaatkâr bir ev hanımı. Ancak bir gün Yeong-Hye'nin aldığı basit
bir karar, bu düzeni tamamen altüst eder: O artık et yemeyecek, hatta evindeki
tüm hayvansal ürünlerden kurtulacaktır. Bu radikal değişimin tek sebebi ise
"Bir rüya gördüm." ifadesiyle açıklanır.
Bu karar, sadece bir beslenme tercihi olmaktan
çok daha fazlasını ifade eder. Güney Kore'nin sıkı toplumsal kuralları içinde
vejetaryenlik, sadece bir gıda alışkanlığı değil, bir tür başkaldırıdır. Ancak
Yeong-Hye’nin isyanı burada bitmez. Bir süre sonra pasif direnişi daha da
derinleşir. Sütyen giymemeyi tercih eden kadın, toplum içinde kendini teşhir
etmeye ve hatta bir bitkiye dönüşmeyi hayal etmeye başlar. Ailesi, çevresi ve
toplum bu değişimi bir tehdit olarak görmeye başlar ve ona karşı cephe alır.
Et Reddinin Toplumsal Yıkıcılığı
Yeong-Hye’nin vejetaryenliği sadece eşi için
değil, ailesi için de kabul edilemez bir durumdur. Babası, onu tekrar
"normal" hâle getirmek için zorbalık yapmaktan çekinmez. Hatta bir
akşam yemeğinde, zorla ona domuz eti yedirmeye çalışır ve karşı koyduğu için
şiddet uygular. Ancak Yeong-Hye’nin bedeni de zihni de artık geri dönüşü
olmayan bir yolda ilerlemektedir.
Sanata Kaçış ve Sonuçları
Yeong-Hye'nin bu pasif direnişi, kız kardeşinin
kocası tarafından farklı bir şekilde algılanır. Kayınbiraderi, onun sıra dışı
dönüşümüne hayran kalır ve Yeong-Hye ile birlikte sanatsal bir projeye başlar.
Bedeni, çiçek desenleriyle süslenir ve video performanslarıyla sanata
dönüştürülür. Ancak bu sanatsal isyan da toplumsal baskılara dayanamaz ve
trajik bir şekilde sonlanır.
Han Kang’ın Evrensel Mesajı
Han Kang, "Vejetaryen" romanında,
bireyin topluma karşı varoluşsal mücadelesini ele alıyor. Güney Kore'nin katı
toplumsal normları içinde geçen bu hikâye, aslında evrensel bir mesaj taşıyor:
Farklı olmak, toplumun dayattığı kuralları sorgulamak ve kendini özgürce ifade
etmek, bazı yerlerde hâlâ büyük bir bedel ödemeyi gerektiriyor.
Bu roman, sadece bir kadının dönüşüm hikâyesi
değil, aynı zamanda bireyselliğin, sanatın ve özgürlüğün sistem tarafından
nasıl bastırıldığını gösteren çarpıcı bir eser. Nitekim Han Kang, bu güçlü
anlatımıyla 62.000 sterlin değerindeki Uluslararası Booker Ödülü’nü kazanarak
dünya çapında büyük bir başarıya imza attı.
Eğer toplumsal normlara meydan okuyan ve derin
psikolojik katmanlara sahip bir roman arıyorsanız, "Vejetaryen" tam
size göre. Peki, siz hiç kendi hayatınızda küçük bir değişimin büyük bir dönüşüme
yol açtığını hissettiniz mi?
Kitap pek çok dile olduğu gibi, Türkçe' ye de çevrilmiş.
Yazardan okuduğum diğer kitaplar:
Çok ilginçmiş. Merak ettim acaba bu yaşanmış, gerçek bir olay mı? Yoksa kurgu mu? Vejetaryenlik benim gözümde de iyi ama zor bir seçim. Benim de başıma blogda vejetaryenlik yüzünden bir blog arkadaşımla karşılıklı birbirimizi arkadaşlıktan sildiğimizi hatırlıyorum:))) yani gerçekten insanın toplumdaki ilişkilerini, ailesindeki ilişkilerini etkiliyebiliyor, çatışmalara yol açabiliyor.
YanıtlaSilBu kadının et yememe kararı iyi ama bedenini teşhir etmesi vs. öyle şeyleri sevmiyorum yapanları da onaylamıyorum sonuçta teşhircilik psikolojik bir hastalık. Et yememekten niye oralara gitmiş kitabı okumdığım için bilemiyorum tabii...sanırım biraz kafası gitmiş:))))artık yazar öyle birini hayal etti herhalde...vücut boyayanları görüyorum hiç hoşuma gitmiyor bence sanat değil.
Et yememek de zor yani doktorlar hiç tasvip etmiyor, B12 iğnesi ol veya hapını al, yoksa erken bunarsın filan diyorlar....arada yiyorum uzun zaman yemiyorum çok halsiz olunca hadi tekrar yiyorum ama et yerken hoşuma gitmiyor yani bir canlının cesedini yemiş olmak hoş değil...
Diyeceğim tek şey keşke otobur olarak yaratılsaydık.
Eline sağlık. :)
Selâm ☺️
YanıtlaSilYazardan ilk bu kitabı okumuştum. Okurken pek anlamlandiramadığım şeyler olmuştu. Takı kitap bitip de düşündüğüm de her şey yerine oturmuş ve kendimi çok etkilenmiş olarak bulmuştum. Kalemini sevdiğim yazarlardan.
Çok ilginç bir konuymuş. Bulup okumalı bunu kesinlikle.
YanıtlaSilkasiyer ile birlikte en sevdiğim iki romandan biri :)
YanıtlaSilArkadaşımın hediyesi bir kitap, cüretkar bir kitap. Çok sevemedim. Ama siz çok güzel yorumlamışsınız👍🏼
YanıtlaSil