Eveeet efendiim, bu okul yılının ilk veli toplantıları turlarını başarıyla tamamlamış bulunmaktayım !!! Veli toplantısı deyip geçmeyin, bu oldukça çetin bir maraton. Saatleriniz geçiyor her birinde. Bizim okullarda sınıfların dışına liste asılır, gelen veliler de sırasıyla adını listeye yazar sırayla sınıfa girmek için. Tabii arada mızıkçılıklar ve tartışmalar da olmuyor değil :) Uzuuuun uzun bekleyişten sonra görüşmelerimi tamamladım ve beni çok mutlu eden şeyler duydum. Her ne kadar çocukların durumu okulda iyi olsa da, veli toplantılarını önemsiyorum. Öğretmenlerle arada bir de olsa iletişimde olmak ve çocukların durumu hakkında konuşmak iyi oluyor.
Bu arada biraz daha bloglarımı açmadan yazdığım ve kıyıda köşede unuttuğum yazılarımı kurcaladım. Neler yazmışım neler :) Bazılarını bloga da eklemek istiyorum. Tam da veli toplantısından bahsetmişken, eğitim sistemleri ile ilgili 2013' te yazdığım bir yazıyı ekliyorum bugün. Oldukça umutsuzmuş düşüncelerim:
Yıllarca süren öğrencilik hayatımdan ve yine yıllardır sürmekte olan öğrenci annesi olarak geçen zamandan aldığım tek bir ders var: Okullar öğrenciler için yok, öğrenciler okullar için var... Okulların varlığını sürdürebilmek için yüzyıllar boyunca yarattıkları ve bugüne kadar sürdürdükleri prototip, standart öğrenciye ihtiyaçları var. Bu prototipe uyan bir çocuğunuz varsa ne alâ, yok standartların dışında, farklı yetenekleri olan bir çocuğunuz varsa yandınız. Ya her yıl bir servet ödeyerek özel okullarda okutacaksınız, ya da kaderinize razı olacaksınız. Eğer tersi olup okullar öğrencilere yardımcı olmak için varolmuş olsaydı, öğrencinin kişiliğine yönelik, birebir eğitim verebilen bir sistem oluşmus olurdu.
Kendi öğrencilik zamanımızda yaşadığımız sıkıntıları bugün çocuklarımızın da yaşıyor olduğunu görmek çok acı. Demek ki bir arpa boyu kadar yol katedilmemiş. Üstelik daha da kötüye gittiğini söyleyebilirim. Zamana uyacağız diye abuk sabuk bir takim değişimler de olmuş. Oğlum 8. sınıfı bitirmek üzere daha bir Dostoyevsky, Tolstoy, Jack London, Hamingway, Puşkin, Zola v.s. okuduklarını görmedim. Bu yazarlarin kim oldugunu bile bilmiyorlar. Ben alıp önlerine koymasam bilecekleri de yok. Biz en azından bu birbirinden değerli yazarların kitaplarını okuma şansına sahiptik. Sanırım 5. sınıftaydı oğlum, kitap sunumu olarak benim ona küçüklüğünden beri hikaye gibi anlattığım Notre Dame`in Kamburu`nu seçmişti de Almanca öğretmeni şoka girmişti bu kitabı nerden duydun diye. Öğretmenler Polyanna`yı bile bilmiyorlar düşünebiliyormusunuz? Polyanna`yı bilmeyen insan olmadığını düşünürdüm hep. Yine de haklarını yemeyeyim. Tabii ki kitap okunuyor, ama önceliği Alman ve Avusturyalı yazarlara veriyor ve dünya yazarlarını az tanıyorlar.
Çocuklar, ya da genel olarak insanlar farklı yeteneklerle dünyaya gelirler. Kimi teknik konularda iyidir, kimi sanatta, kimi başka şeylerde. Belki de dünyanın rengini veren bu çeşitliliktir. Allah bile bizi tek tip yaratmamış, eğitim sistemleri artık fosillesmiş kalıplarına sığdırmaya çalışıyorlar çocukları. O kadar çok gereksiz dersi ezberlemek zorunda kalıyorlar ki, aslında ilgi duydukları, ileride meslek olarak seçmek istedikleri konularda kendilerini geliştirmeye zamanları kalmıyor. Ilkokulda verilen temel bilgilerden sonra bence bazı derslere sadece ilgisi olan öğrencilerin girmesi gerekli. Fiziğe , Kimyaya ilgi duyan o derslere, yabanci dile ilgi duyan oraya v.s. Ama tabii o yil diyelim hiç bir öğrenci o dersi seçmemişse öğretmen açıkta kalacak değil mi? Sonuçta iş yine maddiyata dayanıyor hep. Yoksa bizim çocuklarımızı düşünen yok. Çocuklar çoğu zaman özel dersler almak, dershane kapılarını aşındırmak zorunda kalıyor bilgilerini tamamlayıp yola devam edebilmek için.
Biz evde çocuklarla açık bir diyalog sürdürüyoruz olabildiğince. Onları dünyadaki sorunlardan uzak tutmuyoruz, yaşları elverdiğince anlatıyoruz dünyadaki çeşitliliği, bazı ülkelerin yaşadığı zorlukları... Bunun sonucunda ilgi alanları geniş olan, merak eden çocuklar yetişiyor. Okulda sunum olarak sınıf arkadaşları Pokemon oyunları ya da korku filmlerini seçerken, oğlum II. Dünya savaşını, Nato`yu konu alabiliyor. Ama zannetmeyin ki övgü alıyor bunlarla. Çünkü prototipe uymuyor. Sınırların dışında oldugu ve bazen belirli konularda onlardan bile daha çok bilgi sahibi olduğu için öğretmenlere cazip gelmiyor.
Peki biz veliler olarak ne yapacağız? Çocukları okula göndermeyip evde mi eğiteceğiz? Boş boş konuşup, boş boş yazıp içimizi döküyoruz ancak. Bir sonraki kuşakta da çok bir şeyin değişeceğini sanmıyorum.
Kendi öğrencilik zamanımızda yaşadığımız sıkıntıları bugün çocuklarımızın da yaşıyor olduğunu görmek çok acı. Demek ki bir arpa boyu kadar yol katedilmemiş. Üstelik daha da kötüye gittiğini söyleyebilirim. Zamana uyacağız diye abuk sabuk bir takim değişimler de olmuş. Oğlum 8. sınıfı bitirmek üzere daha bir Dostoyevsky, Tolstoy, Jack London, Hamingway, Puşkin, Zola v.s. okuduklarını görmedim. Bu yazarlarin kim oldugunu bile bilmiyorlar. Ben alıp önlerine koymasam bilecekleri de yok. Biz en azından bu birbirinden değerli yazarların kitaplarını okuma şansına sahiptik. Sanırım 5. sınıftaydı oğlum, kitap sunumu olarak benim ona küçüklüğünden beri hikaye gibi anlattığım Notre Dame`in Kamburu`nu seçmişti de Almanca öğretmeni şoka girmişti bu kitabı nerden duydun diye. Öğretmenler Polyanna`yı bile bilmiyorlar düşünebiliyormusunuz? Polyanna`yı bilmeyen insan olmadığını düşünürdüm hep. Yine de haklarını yemeyeyim. Tabii ki kitap okunuyor, ama önceliği Alman ve Avusturyalı yazarlara veriyor ve dünya yazarlarını az tanıyorlar.
Çocuklar, ya da genel olarak insanlar farklı yeteneklerle dünyaya gelirler. Kimi teknik konularda iyidir, kimi sanatta, kimi başka şeylerde. Belki de dünyanın rengini veren bu çeşitliliktir. Allah bile bizi tek tip yaratmamış, eğitim sistemleri artık fosillesmiş kalıplarına sığdırmaya çalışıyorlar çocukları. O kadar çok gereksiz dersi ezberlemek zorunda kalıyorlar ki, aslında ilgi duydukları, ileride meslek olarak seçmek istedikleri konularda kendilerini geliştirmeye zamanları kalmıyor. Ilkokulda verilen temel bilgilerden sonra bence bazı derslere sadece ilgisi olan öğrencilerin girmesi gerekli. Fiziğe , Kimyaya ilgi duyan o derslere, yabanci dile ilgi duyan oraya v.s. Ama tabii o yil diyelim hiç bir öğrenci o dersi seçmemişse öğretmen açıkta kalacak değil mi? Sonuçta iş yine maddiyata dayanıyor hep. Yoksa bizim çocuklarımızı düşünen yok. Çocuklar çoğu zaman özel dersler almak, dershane kapılarını aşındırmak zorunda kalıyor bilgilerini tamamlayıp yola devam edebilmek için.
Biz evde çocuklarla açık bir diyalog sürdürüyoruz olabildiğince. Onları dünyadaki sorunlardan uzak tutmuyoruz, yaşları elverdiğince anlatıyoruz dünyadaki çeşitliliği, bazı ülkelerin yaşadığı zorlukları... Bunun sonucunda ilgi alanları geniş olan, merak eden çocuklar yetişiyor. Okulda sunum olarak sınıf arkadaşları Pokemon oyunları ya da korku filmlerini seçerken, oğlum II. Dünya savaşını, Nato`yu konu alabiliyor. Ama zannetmeyin ki övgü alıyor bunlarla. Çünkü prototipe uymuyor. Sınırların dışında oldugu ve bazen belirli konularda onlardan bile daha çok bilgi sahibi olduğu için öğretmenlere cazip gelmiyor.
Peki biz veliler olarak ne yapacağız? Çocukları okula göndermeyip evde mi eğiteceğiz? Boş boş konuşup, boş boş yazıp içimizi döküyoruz ancak. Bir sonraki kuşakta da çok bir şeyin değişeceğini sanmıyorum.
2013-2018. O günden bugüne ne değişti derseniz, artık biraz daha çocukların seviyelerine göre bir sistem oluştu. Örneğin sınıflarda iki öğretmen var. İleri seviyede olan bir grup öğrenci bir öğretmenle, daha fazla ilgiye ve yardıma ihtiyacı olan bir grup da diğer öğretmenle çalışıyor. Bir de ilave etüd sınıfları eklendi hem zayıf olan çocuklara hem de daha başarılı olanlara. Dil eğitimine önem veriliyor. Almanca ve İngilizce' nin yanı sıra okullarda küçük bir ücretle İtalyanca, İspanyolca, Fransızca gibi dillerde kurslar var. Yabancı öğrenciler için ana dilde öğretmen geliyor ama aile karar verebiliyor çocuğun derse girip girmeyeceğine. Din dersi de ailenin onay verip vermemesine bağlı. Ama hala aksayan yerleri çok eskilerden kalan sistemlerin. (Bu yazımda konu edilen Avusturya' da zorunlu eğitim yıllarıydı. )
Ben de sadece bizim eğitim sistemimiz sorunlu zannederdim...Anladım ki Avrupa ülkelerinde de sistemde sorunlar olabiliyor...Sanki bizim sistemimiz son yıllarda her yıl her bakan değişimi ile yapılan değişikliklerle iyiden iyiye arapsaçına döndü gibi...İnşallah bir şekilde çocuklarımızı elimizden geldiğince çağımızın gelişmelerine ayak uyduracak şekilde yetiştirmeyi başarabiliriz birşekilde..sevgilerimle...
YanıtlaSilOradaki sistem cöküs noktasinda ne yazik ki. Biz her ne kadar sikayet de ezsek bircok seyden, cocuklar daha ozgür bir ortamda egitim aliyor.
SilDerya hanım eğitim sisteminde ki kanayan yaraya basmışsınız. Güzel bir yazı olmuş baştan sona kadar bir solukta bitirdim yazıyı..
YanıtlaSilCok tesekkür ederim begenmenize sevindim 😊
SilTek tip sistemle öğrenci yetiştirmek daha kolay. Müfredatı herkese uygula gitsin. Ama özel okullarda öğrenciye özel yaklaşımlar olabiliyor. Kişisel yeteneklerini ortaya çıkartabilecekleri bir iklim oluşturulmuş.
YanıtlaSilMaalesef 😊
SilEn önemli konu başlıklarımızdan biri. Çok da güzel anlatmışsın içinde bulunduğun ortamı Derya'cığım. Sanırım bizde doğru model arayışı hiç bitmiyor. Sürekli yap-bozlarla karşı karşıya kalabildiğimiz için adaptasyon sıkıntısı çekebiliyoruz. Umarım gençlerin geleceğine layık olan, modern ve çağdaş bir eğitim modelinde karar kılmayı başarabiliriz.
YanıtlaSilFinlandiyadaki gibi bir okul sistemi keske her yerde olabilse 😊
SilYazıklarınızın altına imzamı atarım 👏🏻👏🏻
YanıtlaSilO kadar kötü bir eğitim sistemimiz var ki çocuklarımızın geleceği icin endişe ediyorum. Yapılan sınavlar tam birine alınmışken değişiyor ki daha ne olacağını değiştirenlerde biliniyorken bu çocuklardan gelecekleri icin başarı bekliyoruz.
Sürekli yenilenme adı altında değiştirilen ve daha da kötüleşen bir eğitim sistemine sahibiz ne yazık ki 😔
Çocuklarımızın ne öğreneceğini bu şekilde eğitimden merak ediyorum.
Ekonomik durumu iyi olan alilelerin çocukları daha şanslı bu konuda özel dersle yada kolej eğitimiyle biraz daha iyi yerlere gelebiliyor ama ya digerleri ???
Özel okul herkesin ulasamayacagi bir sey. Önemli olan devletlerin egitim sistemini düzenlemesi.
SilEğitim sisteminde hemen her ülkede sorun var ancak şunu da belirtmeden edemeyeceğim Türkiye'de bu sorun daha da revaçta. Mesela en büyük eksikliklerden bir tanesini söyleyeyim ki gerisini sen düşün. Çocuklar halen daha valiz gibi çantalarla okula gidip geliyorlar ve sağlıkları bozuluyor. Buna bile çözüm bulamadılar. Değil ki derslerle ilgili çözüm bulsunlar.
YanıtlaSilAh o büyük ve agir cantalar bizde de var ne yazik ki 😄
SilEin wirklich sehr interessanter Beitrag. LG Romy
YanıtlaSilDanke 😊
SilGeçmişle şimdi arasındaki değişimi güzel sunmuşsunuz. Teknoloji ve internet çağında değişimler hızlı oluyor gelecekte de daha hızlı olacak. O yüzden gelecekten ümitliyim.
YanıtlaSilInsallah gelecekte her sey daha iyi olur 😊
SilEn kötü sistem sistemsizlikten iyidir.Bizde maalesef yapboz oldu hep.Eğitimde kısa hedefler ile yola devam ediyoruz.Oysa bahsettiğiniz örneklerde hep UZAK HEDEFLER var.Satırına kelimesine katıldığım harika bir yazı olmuş....Kaleminize yüreğinize sağlık
YanıtlaSilCok tesekkür ederim begenmene sevindim canim 😍
Silyinede Türkiyede ki eğitim sistemine kıyasla daha iyi bir sistemde olduğunuzu söylemeliyim bir öğretmen olarak.yazmaya başlasam sizin oraya kadar yol olur mübalağasız.kokuşmuş çürümüş yamalı bohça misali bir sistemimiz var maalesef.şu anki aklımla okula göndermek yerine evde eğitimi tercih ederdim.
YanıtlaSilTabii tahmin ediyorum buradaki sistemin daha iyi oldugunu. Siniflarda ogrenci az her sinifta iki ögretmen var, engellicocuklar rahatca okula gelebiliyor, yabanci dile önem veriliyor.
SilÜlkemizde okullar açılıyor, yeni üniversiteler kuruluyor ama bu okulların ve üniversitelerin içi ne yazık ki boş... Yani anlatmak istediğim mimaride çok iyiyiz ancak eğitim kurumlarımızda büyük bir nitelik eksikliği var... Ülkemizde durum ne yazık ki böyle...
YanıtlaSilIcini dolduramadiktan sonra betona yatirim yapmanin ne anlami varsa ...
Silsistemin neresinden tutsan elinde kalıyor gibi bir durum söz konusu.
YanıtlaSilGercekten de öyle 😊
SilDaha iyi bir dünya için eğitim çok önemli . Buna karşılık eğitime verilen önem ve sistem kötü maalesef..
YanıtlaSilAslinda en önem verilmesi gerekenler cocuklar ve gencler 😒
SilBlogunuzu zaman zaman ziyaret ediyorum. Çok güzel çalışmalarınız var. Başarılarınızın devamını dilerim. Benim de daha dört aylık bir blogum var, bu konuda çok bilgi sahibi değilim. Benim blogumu da zaman zaman ziyaret etmek ve yorum yapmak suretiyle desteklemenizi bekliyorum. Herkese iyi çalışmalar dilerim.
YanıtlaSilTesekkür ederim tabii ugrarim.
SilCok tesekkür ederim 😍
YanıtlaSilBugünlerde çok canımı sıkan bir konu. Eğitim sistemindeki sıkıntılar çözülmeyi beklerken şimdi eğitimciler artık sorun olmaya başladı. öğretmenliğin ne anlama geldiğini bilmeden göreve başlayan öğretmenler gerçekten büyük sorunlar oluşturmaya başladı. aslında hepsi birbiriyle bağlantılı eğitim kalitemiz maalesef bu ki eğitim aldığını zannedenler eğitimci oluyorlar. yanlış anlaşılmasın işini gerçekten HAKKIYLA YAPANLARDA hala var.
YanıtlaSil