Kadınlara Mektubum...

Merhaba benim gibi orta yaşını yaşayan veya geçmiş, tüm kadınlar... Bugün size söylemek istediğim birkaç sözüm var. Artık yaşımız oldukça ilerlemiş, kırışıklarımız ve saçımızdaki beyazlar artmış olabilir. Unutmayalım ki bu yaşlara gelene kadar, ne ayrılıklar, ne sevinçler, ne kayıplar ve ne kazanımlar yaşadık. Ne çok şey için gözyaşı döktük, ne çok şeye güldük. Yaşadığımız her gün hayat tecrübemize bir çentik attı.
Gençlerin bizi anlamadığını düşünebiliriz. Henüz yaşamadıkları yaşları hayal etmeleri ve empati yapmaları beklenemez. Ama bizler o yaşları yaşadık . 18 olduk, 20 olduk, 25 olduk. Neler düşünüp hissetiklerini anlayabilecek durumdayız.
Çocuklar doğurduk, çocuklar yetiştirdik, kimimiz torun sahibi oldu. Sevdiklerimizi kaybettik birer birer. Her acıdan ve her sevinçten paylar çıkardık, geliştik, olgunlaştık.
Yaşlanıyoruz, hayat bitiyor diye üzülmeyin. Mutlu yaşamaya çalışın. Kırışıklarınıza, saçınızdaki aklara üzülmeyin. Biz o çizgilerin ve o beyaz tellerin her birini hakettik. Onları elde edene kadar yaşamışsak eğer, yeterince bilgelik ve tecrübe kazandık demektir. Ayaklarımızın üzerine sağlam basıyoruz, yıkılmamışız, demektir. Hepsini sevin. Her an çok değerli, tadını çıkara çıkara yaşayın. Kendinizi sevin. Şımartın. Artık yapmak istedikleriniz için daha çok zamanınız var, değerlendirin. Yaşanmamış hiç bir şey kalmasın gözünüzün arkada kalacağı. En güzel kıyafetlerinizi giyin, en güzel parfümlerinizi kullanın saklamayın, siz herşeyden daha değerlisiniz. Sağlığınıza şükredin. İçtiğiniz bir kahvenin, okuduğunuz güzel bir kitabın; kısacası mutlu anların tadını çıkarın. Göğsünüzü gere gere insanların gözünün içine bakarak yaşınızı gururla söyleyin. O yaşta tüm hayatınız saklı.
48 yılımın her anını seviyorum.